23 Şubat 2012 Perşembe

dövmeler, dövmelerimiz...vol.2 "dövme öncesi sancılar"

yeni bir -yani anca ikinci- dövme yaptırmanın eşiğindeyken kafamın bir köşesinde taklalar atmakta olan bu dövme serisinin ikinci yazısını buraya dökmem lazım artık. dökeyim de kafada bi ferahlama olsun gari. kulağımdan akacak yoksa. anlattığım bazı durumları görselle desteklemeye çalışıcam her zamanki gibi lakin bir kısmını da destekleyemeyeceğimi hz.google'dan öğrenmiş bulunuyorum. aramayı bilmiyor olamam heralde şu yaşımda, yuh derler adama.

aslında bu yazının alt başlıkları kafamda çoktan şekillenmişti önceden fakat şu an içinde bulunduğum duruma yoğunlaşmayı tercih ediyorum öncelikle müsadenizle. ilk dövme yazımda halihazırda var olan dövmemi göstermediğim gibi bu yazıda da ne yaptıracağımı söyleyecek değilim. yaptırınca gören görür, görmeyen sağlar bizimdir. tek söyleyebileceğim, içimde bir yerlerde umursamaz bakışlarıyla duran 'stiff upper lipped' asilzadeyi onore etmeye yönelik bir çalışma olacağı. aynı yazıda belirttiğim üzere "çok iyi düşünüp doğru karar verme evresi"ni geride bıraktığıma, pişman olmayacağım bir şey seçtiğime inancım tam. bu sefer deseni ben tasarlamadığımdandır ki kendimi biraz küçümsüyor, hor görüyor, adeta tiksiniyorum kendimden. hazıra kondum, itiraf ediyorum.

bu arayışla eşzamanlı yürüyen bir başka arayış da "bunu kime yaptırıcaz müdür?" arayışı. sormalar, soruşturmalar, yaptığı işleri incelemeler, arkadaş, dost, hısım, akraba (ailede tek dövmeli de benim galiba) tavsiyeleri derken artist seçeneklerini üçe filan indirdim, bir tek gidip "kaça yaparsın bunu üstad?" demek kaldı. gözden çıkarılan bir meblağ var elbette sonucun iyi olmasını istediğimden, malum dönüşü kolay olmayan bir iş bu.

şimdi gelelim zurnanın zırt dediği, dananın kuyruğunun koptuğu, eteklerin zil çaldığı ve ayağın yorgana göre uzatıldığı yere. BU DÖVMEYİ NEREME YAPTIRICAM BEN? (bildiğin haykırıyorum burada, fyi) tercihim aynaya baktığımda, hatta bakmama gerek kalmadan görebildiğim bir yerde olması yönünde. buradan hareketle enseye, omuza yaptırmak gibi seçenekleri elemiş oluyorum. yakuza misali kompil kaplatmayacaksam pek manalı gelmiyor sırttaki lokasyonlar. karakter itibarıyla "tramp stamp" yaptıracak da değilim heralde, töbeestaaa... ilk yazıda dövmeyi göstermek uğruna harcanan çabanın iticiliğinden yakınmıştım malum, yine de ben de köşesinden de olsa biraz görünen bir dövme yaptırma taraftarıyım (aşırı 'de' bağlacı kullanımından ölücem). neticede bu da bir aksesuar. lakin sanılmasın ki -misal- kasığıma yaptırdım diye göbeği açık, bacağıma yaptırdım diye yaz kış demeden şort giyineceğim, yok artık. normal giyim anlayışımla uyumlu olarak bir miktar görünecek bir dövme düşünmekteyim.


şekilden de görüleceği gibi henüz "sosyal açıdan kabul edilebilir isyankar dövme bölgesi"nde kendi eserim mevcut ve fakat şimdi "asla vergi ödeyen bir işim olmayacak" kısmına çalıştırmaya heveslendim. 
ikilemlere gelesin!

bol dövmeli can dostlarım ve bir de sevgili kuzenim Can'ın fikirleri doğrultusunda sağ önkolumun içi fevkalade çekici görünmeye başladı. gel gör ki -minimum- iki farklı kişiliği bir bünyede birleştirmiş, bir potada eritmiş bir zat olduğumdan bu kişiliklerden gündüz işe gidenine önkol fikri biraz ters. yeeaaani yaptırmaya yaptırırsın da sonra tip tip, kıl kıl, ters ters ve aklınıza gelecek bir takım negatif ikilemeler içeren bakışlara maruz kalacak olmam canımı sıkmıyor diyemem. gayet normal bir ilk seçenek olan sol üstkoldaki dövmem kısa kollu t-shirtlerden göründüğünde bile meraktan, ilgiden sorar gibi "aaa ne yazıyor orda?" diyenlerin aslen kafalarında nedense beni kınadıklarına inandım. "asi bebe, nolcak! hıh! cıkcıkcık" diyor gibiler içten içten. sorunun derinlerinde kıskançlık bile yatıyor olabilir, ehe ehe eh...





gördüğün gibi yazının başında bahsi geçen alt başlıklar filan yalan oldu muhterem okuyucu. varsa yoksa kendi derdimi anlattım. gerçi blog benim, zaman benim, kime ne? varsa enteresan bir fikrin, çekinme, söyle. allaaaşkına bak, ölümü gör!


dövmelerle ilgili diğer fikirlerim vol.3'e kaldı, hay bin kunduz!

esen kal, gözünü seveyim...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder