aslında bunu bir satır bişi yazıp twitter'dan da paylaşırdım muhterem okur, o kadarını ben de biliyorum heralde ama biraz derinlik istedi canım bu cuma gecesi, nedendir bilinmez.
önceki yazılarımdan anlaşıldığı gibi sahip olduğum ikinci kişiliğin -ki benim nazarımda en birinci kişiliktir, canım kişilik, cicim kişilik- getirdiği ayrıcalıklardan biri de derdimi şarkı söyleyerek aktarma fırsatını yakalamaktır. ha bu demek değil ki her şarkıda birine bişi anlatmaya çalışıyorum ama yine de birinin gözünün içine bilerek baktığım anlar da yok değildir (siz yine de her baktığımdan bişi çıkartıcam diye yırtınmayın da). yaptığım işin en zevkli kısımlarından biri de budur aslında. zira karşısında kilitlendiğin adama hissiyatımı anlatmak için bire bir bir yöntem olduğunu inkar edemem. bazı şarkılar acaip cuk oturuyor, biliyor musun?
buradan yola çıkarak canlı performans izlediğim bilmemkaç yılı şöööyle bir düşündüğümde aynı muamelenin -sahnedeki biri tarafından- bana çekilmişliği galiba yok...ya da ben görmedim, şayet öyle bi durum olduysa da şarkıyı söyleyenden çok özür dilerim (lan?). eşşşeklik bendeymiş.
kimi zaman -sahnede icra etme şansım olmasa da- muhatabıma söylemeyi çok istediğim şarkılar oluyor tabii ve onlara girersek çıkamama riski var lakin bunların yanında bir de bana söyleniyormuş ya da söylense ne de iyi, ne de güzel, iyi olurmuş hissiyatı yaratan şarkılar da var (umut dünyası). işte bu mübarek cuma gecesi seninle onu paylaşıcam canım okur.
sözler de şu şekil:
blow a kiss from your hand
bana bir öpücük gönder
i'll catch it before it hits the ground
yere düşmeden yakalarım
cry a little for our fears baby, baby
korkularımız için ağla biraz bebeğim
i'm so scared there's something wrong
yanlış bir şeyler olmasından korkarım
i hid you in the corner of my empty room
seni boş odamın köşesine sakladım
never really cared till now
şu ana dek pek umursamadım
not standing in the corner for me anymore
artık köşede durmuyorsun benim için
you've done your time
hapis yattın
pass your sentence and i'll pass mine
sen cezanı çek, ben de benimkini
and when my time is through can i still come home to you
ve ben de zamanımı doldurduğumda hala gelebilir miyim yanına
anytime anytime you want me
beni her ne zaman, ne zaman istersen
anytime anytime you're lonely
her ne zaman, ne zaman yalnızsan
you just have to call, because you know i'll be there
araman yeter, biliyorsun ki orada olacağım
anytime anytime you need me
bana her ne zaman, ne zaman ihtiyacın olursa
anytime anytime maybe you're dreaming
her ne zaman, ne zaman belki de hayal görürken
waking up all alone your heart is screaming
yapayalnız uyandığında kalbin çığlık çığlığa
i know i caused you so much pain
seni çok incittim, biliyorum
i promise that i'll never hurt you again
bir daha incitmeyeceğim, söz veriyorum
even though the scars remain
her ne kadar yaranın izleri kalsa da
with a little time i know we can win
biraz zamanla biz kazanabiliriz, biliyorum
can't stop this fire
bu yangını söndüremiyorum
lost control over my desire
arzularımı kontrol edemiyorum
still it burns for you like it always used to do
eskiden de olduğu gibi, senin için yanıyorum
anytime anytime you want me
anytime anytime you're lonely
you just have to call, because you know i'll be there
anytime anytime you need me
anytime anytime maybe you're dreaming
waking up all alone your heart is screaming
and after the war is over
ve savaş bittiğinde
and all the fighting's through
ve tüm mücadele sona erdiğinde
can i make my peace with you
seninle barışabilir miyim
i wanna come home to you
sana dönmek istiyorum
anytime anytime you want me
anytime anytime you're lonely
you just have to call, because you know i'll be there
anytime anytime you need me
anytime anytime maybe you're dreaming
waking up all alone your heart is screaming
***bunun altına yazacağım şeyi birkaç kez sildiğime göre ne diyeceğimi pek de bildiğim söylenemez. kısaca şöyle diyebiliriz: her kadın, onu üzen adam köpek gibi pişman olsun ister, bizde yalan yok***
çeviriyi de elceğizimle yaptım, soğutmadan yiyin. kıymetimi bilin.
sevgiler, hörmetler...