22 Haziran 2011 Çarşamba

for those of you who don't know me that well...

profilde de bahsettiğim önü alınamaz taç takıntımı ele almanın zamanı geldi! oh yeah! aslında hepsini bir kolaj yapıp öyle sunayım dedim lakin anısı olanlara haksızlık olur -bi de hemencecik bitiverir- diye ayrı ayrı koymaya karar verdim. sonuna kadar arkasındayım bu kararın, işte buyrun:

hepsini tek başına koyup da okuyucu daraltma timiymişcesine hareket etmiş olmamak adına
kendi çapımda gruplandırdım taçlarımı.
burada gördüğünüz kolye sanıyorum taçlarımın ilki olsa gerek.
açık konuşayım bunu, şimdi karşılaşmadıkça görüşmediğim bir arkadaşımla o zamanlar (rahat 4-5 yıl önce) MNG Outlet'te gezerken kendime "ev hediyesi" olarak aldırmıştım (o sıra hediyeye bahane olacak tek şey yeni taşınmış olmamdı zira). zincirin geçtiği kısımdaki haç figürü yüzünden tuhaf yorumlar almadım diyemem...
küpeleri de yanlış hatırlamıyorsam Tunalı'daki pasajlardan birinin alt katında -kalmakla iyi etmiş, keşfedilmediği için güzel ama bir o kadar da pahalı- bir dükkandan (galiba adı Chic'ti) Ezgi'yle birlikte gezerken almıştım. ne de iyi etmiştim, eferim!


burada gördükleriniz ise aslen tek bir zincirden sallanan kolye uzantılarıdır. muhtemelen bunu alırken tacı görüp delirdiğimden diğer uzantıları pek sallamamış olabilirim ama hanedanla alakasından ötürü pek sevdiğim bir diğer sembol olan fleur-de-lis'in de bir diğer uçta bulunması "çarşıdan aldım bir tane..." etkisi yaratmış olabilir, geçmiş zaman, pek hatırlamıyorum şimdi. tahmin edilebileceği gibi şangır şungur bir aksesuar olduğundan sürekli taktıklarımdan değil kendisi...

bu da bir kolye ucu olup kendisi -vay anasını galiba b12 eksikliği var bende- "sanırım" Mudo Concept'ten alınmış olabilir...galiba...heralde...tabii canım! uzaktan anahtar görünümü sunsa da yakından bakıldığında ayrıntısındaki taç belli. şu an böyle tek başına, şanına yakışır bir kesenin içinde duruyor zira zincirin geçtiği nokta -görüldüğü gibi- kırılmış durumda...acımız büyük...bu sefer güldürmedi...

aslen bunu buraya koyup koymamakta kararsızdım zira taç öğresi düşünülerek alınmış bir aksesuar değildi. bunu da Ezgi almıştı bana sağolsun, sanıyorum Accessorize'da beğendiğimi çok belli etmiştim bunu. aslında ilk geldiğinde kolye ucu değil -galiba!- anahtarlıktı...ya da öyle bişi...ama bir de pelerini vardı, bak onu gayet net hatırlıyorum, hatta biliyorum çünkü geri dikerim diye sakladım! zaten kolye ucu olmadığı da taktığım zincirin tacın içinden geçmesinden belli.

işte bunları o kadar alakasız bir anda, o kadar alakasız bir yerden aldım ki unutmak mümkün değil!
sevgili kardeşim Gamze'yle meşhur istanbul seyahatlerimizden birinden -beni zorlamayın tarihlerle dönerim bak!- dönerken molayı verdiğimiz tesisin yanında Adidas Outlet'i vardı fevkalade anlamsızlığıyla. ama o an o dükkanın açılış amacı anlaşıldı, ben bu kollukları (nasil diyollağ ''sleeve''?), bunlarla uyumlu -burada görünmeyen- eldivenleri ve bu muhteşem şapkayı alayım diyeydi işte! artık kapanmıştır, aranmayın. 
daha sonra bu serinin beresini de internetten aldım efenim, saygılar...
Adidas demişken Adidas'ın Missy Elliott adına ürettiği -ve dolayısıyla her ürünle olmasa da çoğuyla akıl sağlımı epey zorladığı- koleksiyondan bir de çantam vardı lakin klipsinin iki kez üst üste bozulması sonucu Adidas süper bir müşteri memnuniyeti politikası izledi ve ilk alışımın üzerinden 1,5 yıl geçmiş olmasına rağmen hediye çekiyle bu durumu telafi etti, teşekkürü borç bilirim.
iyiden iyiyle sıyırmış görünmemek için bahsi geçen diğer ürünlerin fotolarını koymuyorum artık, yeter...


bu da ''beni bilen biliyor'' koleksiyonundan, üniversiteden, 9 yıllık arkadaşım Kamer'in bana geçen seneki doğumgünü hediyesi. bilumum sakarlıktan, başından geçen taşınmalardan ve demliğin bendeki çaydanlığa tam oturmayışından (tüm suç bende olamaz ya!) birkaç ucu kırık malesef görüldüğü gibi. üzüldük tabii...bir de keşke üzerinde ''high tea'' yerine ''royaltea'' (royalty gibicesine hani?) yazsalarmış dedik elbet, daha esprili olmaz mıydı a dostlar?
tabii bu arada her ne kadar biz bunu taç olarak kabul ettiysek de uçlar aynı zamanda şunu andırmak için tasarlanmış gibi duruyor. olsun yine de onların ne gösterdiği değil, bizim ne gördüğümüz önemli.
arkadaşlarınızın sizi ne kadar tanıdığını gösteren bu tip küçük şeyler gerçekten büyük mutluluk veriyor elbet...


işte bu da o göstergelerden bir diğeri! aynı doğumgünü gelen bir diğer hediye sevgili dostum Bilun'dan, özel hazırlanmış, üzerinde birlikte fotoğraflarımız olan bir kutuda geldi. aslında Bilun ve Murat'tan demek lazım fakat ben Murat'tan o kadar incelik beklemiyordum ne yalan söyleyeyim, seçen kesin Bilun olmuştur bunları. bunlar ne ola ki diyenler için şunlar gibi bişiler, masada oturulacak yeri gösterme amaçlı. ama benim kime nereye oturacağını söyleyecek otoritem olmadığından bunları küçük fotoğraflar için kullanmam düşünüldü, muhteşem değil mi?


lafı yeterince uzattım, 5 tl'ye alınmış t-shirttür arz ederim...bilemedin 6 yani.

evet yine ''b.b.b'' koleksiyonundan geliyor, Ezgi Jo'nun taa evropalardan bulup getirdiği 4'lü setin biri. hatta yakmaya öyle bi kıyamıyorum ki fotoğrafı çeker çekmez söndürdüm, o derece!


bu manyaklığın son parçası -ufak tefek zımbırtıları saymıyorum artık- işte bu yüzüktür. aldığımdan beri elime bakar oldum, kaybedilmemesi gereken yüzük sayım üçe çıktı. çevremde de öyle beğenildi ki bunun büyüğünü gerçekten de taç olarak yaptırırdım diyen çıktı.

aslında bu blogun adını biraz açmaya yönelik yazdığım bu okuyana sıkıcı ama benim için de bir o kadar keyifli yazının burada sonuna geldim...nihayet, ben de ne zamandır yazsam da bitse diyordum.

3 yorum:

  1. işin kötüsü yazıp yolladıktan sonra koyulabilir 3-4 şey daha buldum ama eklemiyorum yollamasınlar bakırköy'e diye, zahmet olmasın...

    YanıtlaSil
  2. Güzel bir web site çok güzel paylaşımlar

    http://www.asydevelopers.com

    YanıtlaSil