12 Nisan 2012 Perşembe

A.E. yazıları vol.2 - Degisik bir oyun...Aslında bildigimiz bir oyun. “Konu: Ask”

- önsöz -


gün geçmiyor ki bir kehanetim daha doğrulanmasın arkadaş! ankara events sitesi şekilde göreceğiniz biçimde nanaykent'e gitmiş anlaşılan. neyse sağlık olsun, her lokal havadis sitesinin başına gelebilir...




neyse ki hazırlıklıydık malum. buyrun efendim 17 Aralık Cumartesi günü sergilenen Konu: Aşk oyununu takiben yazdığım yazı aşağıdadır.



Lise ve üniversitede tiyatroyla uğraşmış, küçük, büyük çeşitli roller almış, üniversitede tiyatroyu ders olarak görmüş, hatta ailesinde tiyatrocular olan biri olarak tiyatroyu yakından takip eden veya sık sık temsillere giden biri olmamışımdır asla, itiraf ediyorum. Fakat bu oyunu kaçırmam mümkün değildi.
Bundan iki ay kadar önce hayatıma girmiş ve tangoyla tanıştırmak suretiyle bana yeni bir sayfa açmış olan Tangoloji Dans Stüdyosu’nun genç ve başarılı eğitmenleri bu oyunda rol alıyorlar. Onlar sayesinde bu oyundan hazırlık aşamasından beri haberdardım ve 17 Aralık Cumartesi akşamı oyunun galasında orada olmamak olmazdı.






                                              
Dans ve tiyatroyu ayrı ayrı görmüşlüğüm elbet vardı fakat ilk kez bir dans tiyatrosu oyunu ile karşı karşıya olduğumdan net bir beklentim olmadığını söylemem gerek. Beklentiden ziyade ne göreceğimin merakıyla Başkent Oyun Atölyesi Gösteri Sanatları Merkezi’ne geldim. Farabi’deki bu sıcak mekana yabancı değildim. Daha önce başka bir etkinlikte tanıştığım bu küçük sahne, 70 kişilik bir topluluğa gösterim yapıyor. Bu tip küçük salonları büyüklerinden daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Gösterimde her ne olursa olsun seyircinin azlığı ve mekanın küçüklüğü bende evimin salonunda oynanıyormuşcasına bir samimiyet hissi yaratıyor.
                                               
Oyun aşağı yukarı 1 saat sürüyor. Süre bu olunca antrakt da söz konusu değil ve olmasını da isteyeceğinizi sanmıyorum zira ara verilse dansın yarattığı akıcılık kesintiye uğrarmış gibi geliyor. Gerçi nerede kaldığınızı unutmanız mümkün değil, ne de olsa hepimizin bildiği bir konu bu, AŞK.
                                               
Senaryosu ve tiyatro uyarlaması Caner Kuzu’ya ait, Adem ve Havva’nın cennetten düşüşü üzerine kurulmuş “Konu: Aşk”, tamamen danstan ve Şeytan’ın (Kamil Livatyalı) esprili tiradlarından ibaret değil. Seyirciyi cennete ve cehenneme götürmenin yanı sıra arka planı oluşturma ve konuyu bağlamaya yarayan kısa sinevizyon gösterimleri ve projeksiyonları da içeriyor. Profesyonellerle kıyasla tiyatro işine “azıcık” bulaşmış sayılacak biri olarak bu görüntüler üzerinde biraz daha çalışmaya gerek olduğunu düşündüm. Biraz aceleye gelmiş, o an elde ne varsa o kullanılmış gibiydi sanki. Daha gerçekçi ve daha kısa olmak suretiyle daha etkili olabilecek kısımları vardı lakin yine de amaca hizmet ettiği şüphesiz. Anladık mı? Anladık. Önemli olan da buydu.
                                              
Sahnenin bahsettiğim küçüklüğünden kaynaklanan ufak bir problem vardı maalesef, oyuncularda -bu durumda dansçılarda- aydınlık alanın dışında kalma problemi. Sanıyorum dans ederken, bir tirad ya da diyalog sırasında olacağı kadar nerede durduğunuzu kontrol etme şansınız pek olmadığından, koreografinin sahnenin önünü işaret ettiği anlarda bir anlık da olsa karanlıkta kalmak kaçınılmaz oluyor. Yine de ışıklar –ve müzik tabii ki- oyunun gidişatıyla sorunsuz bir senkron içersinde yönetildi. Masanın başındaki arkadaşı da tebrik etmek gerek.
                                               
Hikayeye fazla bulaşmak istemiyorum aslında zira bütün oyunu anlatmış olabilirim tek bir cümleyle (tabiri caizse “spoiler vermek” istemem) ama o akşam o salonda olan herkesin bildiği, belki de yaşadığı bir hikaye vardı sahnede. Sadece görmedikleri bir şekilde, bambaşka bir estetikle anlatılıyordu. Dans konusunda uzman değilim kesinlikle ama iyi bir izleyici olarak Yıldız Çankaya gerçekten güzel bir iş çıkarmış diyebilirim. Gizem Yıldırım, Emrah Sargın ve Ece Alptekin ağızlarından bir kelime bile çıkmadan gayet güzel anlattılar her şeyi bize. Müzik seçimleri de gayet başarılıydı.
                                               
Benim bu oyuna asıl gelme sebebim sayılabilecek Tangoloji eğitmenleri Selen Sürek ve Alper Ergökmen’in performanslarını tarif etmek içinse kelimeler kifayetsiz kalıyor. Hayatıma birden bire, beni bile şaşırtacak hızla girip yayılan tangonun, böylesine isabetli seçilmiş eserlerle bu kadar güzel icra edildiğini görmek Konu: Aşk’ı benim için başka bir seviyeye taşıdı. Sabırsızlıkla beklediğim o an geldiğinde, deyim yerindeyse ‘iblisler’ sahneyi cehennem ve tango ateşi ile yaktığında “ne iyi ettim de geldim” dedim.
                                               
Dans tiyatrosuyla tanışmama böyle güzel bir örnekle vesile olduğu için başta Caner Kuzu olmak üzere tüm Konu: Aşk ekibine teşekkürü borç bilirim. Basit ve akıcı kurgusu, itinalı ve isabetli seçilmiş kadrosu ve muhteşem danslarından ötürü bu projenin bir parçası olan herkesi tebrik ederim. Şimdi size 24 Aralık Cumartesi ya da 30 Aralık Cuma akşamı Başkent Oyun Atölyesi Gösteri Sanatları Merkezi’ne gidip kendi gözlerinizle görmek kalıyor Konu: Aşk’ı.
                                               


Bir dahaki oyuna kadar,

Zeynep T.

- sonsöz -

Not: "Konu: Aşk" şu sıralar sergilenmiyor fakat Başkent Oyun Atölyesi'nin diğer oyunları ve merkezlerinde verilen eğitimlerle ilgili bu sayfadan bilgi edinebilirsiniz: http://www.baskentoyunatolyesi.com

Bir diğer not: Şayet bu yazıyı takiben tangoya karşı ufaktan bi sempati beslemeye başlarsanız da şu siteyi ziyaret edebilir, Ankara'da ikamet etmekteyseniz ders programlarını gözden geçirebilirsiniz: http://www.tangoloji.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder