19 Nisan 2012 Perşembe

Hayranlarını kızdırmak pahasına... 29.03.12 Yasemin Mori @ If Performance Hall

Ne zaman gittiğimi hatırlamadığım, lakin Hayvanlar albümünün yeni olduğu zamanlara denk geldiğini bildiğim bir Yasemin Mori konseri var aklımda. Bir arkadaşımın tavsiyesi ve TV’de dönen ilk klibinin bizim müzik televizyonları ve o günün piyasası açısından orijinalliği önce albümü edindirmiş sonra da beni bu konsere sürüklemişti...ve sonuç hüsrandı. Yine If Performance Hall’da izlediğim bu konserde, Mori, mekanın o zamanki tonmeisterı Bülent’in ustalığı ve mekanın yerlisi olmasını yabana atıp kendi tonmeisteriyle seste büyük problemler yaşamakla –ve tabii seyirciye de yaşatmakla- kalmamış, albümü oluşturan dokuz parçanın dokuzu da çalınıp nihayete erdiğinde saat henüz “seyirci tatmini”ni göstermediğinden tekrar tuşuna basılmış gibi başa dönmüştü. Takdir edersiniz ki o an terk ettim olay yerini...

Halbuki o albüm ne de güzel ve ne de arabalarda geceleri yüksek sesle dinlediğimiz, üstüne bir de bağıra bağıra eşlik ettiğimiz bir albümdü. Hatta benim hayatımda çok "sakat" bir döneme denk geldiğinden, milli marş muamelesi görmüşlüğü bile vardı. İlk dinleyişte tanımımı “Nil Karaibrahimgil’in karamsar olanı” gibi basitleştirmiş ve işte bu konserde de o karanlık ve derin karakteri görmeyi beklemiştim. Onun yerine, belki de ilk albümün heyecanıyla elini ayağını nereye koyacağını bilemeyen bir Yasemin Mori çıkmıştı karşıma. Hadi bu halini o zamankini acemiliğe verdik diyelim. Ne de olsa bir müzisyenin performansı "stüdyo müzisyenliği" ve "sahne müzisyenliği" diye ikiye ayrılmaktaydı benim kafamda ve Yasemin Mori ilk kategorideydi (ben de ikinci kategoriye giriyorum üzerinize afiyet, öyle diyorlar :)). İşte 29 Mart Perşembe gecesi de bu fikrimi doğrulamakla kalmadı, bir adım ileriye taşıyarak bir konserine daha –zorunda kalmadıkça diyeyim de büyük konuşmuş olmayayım- en azından hür irademle gitmeyeceğimi garantilemiş oldu (hatırlı dostlar çağırırsa bakarız).
Konserin bir noktasından –ki belki 3 veya 4. parçadan sonrasından- itibaren, baştan sona içerde durmaya değecek bir performans olmadığını anlayıp kendini dışarı atan arkadaşlarla ortak kararımız “sanki Yasemin Mori’ye değil de tribute grubuna, hem de kötüsüne gelmişiz gibi” olduğuydu. Sanki Yasemin Mori Ankara’ya tek başına gelmiş, ekibini –ki hepsi kendi alanında hatırı sayılır adamlar bildiğim kadarıyla- burada son dakikada toplamışlar gibiydi. Sanki Yasemin Mori de bunun stresini atlatmak için biraz alkollü (?! bkz. naif yaklaşım) çıkmış gibiydi. 
Sanki ve gibiler daha sıralanabilir elbet lakin tespitlerim buradan sonra epey yokuş aşağı gidecek gibi. Parçaların trafiklerinin (söz nerede bitiyor, nakarat nerede başlıyor vs.) takip edilememesinden tutun da, artık kendini duyamamasından mıdır bilinmez, sesini kontrol edememesi ve detone olması, iki parçanın arasında “eee?” dedirten cinsten uzuuun boşluklar olması derken bütün o sevdiğimiz şarkılar çöpe gitmiş gibiydi konser bittiğinde. Daha önce duymadığımız yeni şarkılarla birlikte üstelik...yazık oldu valla.
Yine de If, Perşembe günlerinin alışılmış insan sayısına az çok ulaşmış, içerde her parçaya –nasıl becerdilerse- eşlik edebilen bir hayran kalabalığı bulunuyordu. Bu nispeten sevindirici tabii. Ama gecenin sonunda bu hayal kırıklığı da kafama kazınmıştı artık. Demek ki neymiş? Bundan sonra sadece kaydı dinlenecekmiş bu albümün, canlı dinlemeye, izlemeye heves edilmeyecekmiş. 
Ne benim haddime, ne de onun umurunda ama Yasemin Mori’ye üçüncü bir şans verir miyim bilinmez, zira ikincisi de hor kullanılmış gibi hissediyorum...naçizane hissiyatımdır elbet, kimseyi bağlamaz.

Bir dahaki konsere kadar...saygılarımla,


Z.


not: konserin hayal kırıklığına dönüşmesi sonucu fotoğraf çekme hevesim pek kalmamıştı doğrusu. işbu nedenle hz. google'dan arama yaparken şans eseri flickr'daki setine denk geldiğim Onur T.'ye teşekkürü borç bilirim, aynı gün aynı mekanda bulunmuşuz belli ki (ama onun yeri benimkinden iyiymiş). eline, gözüne sağlık, yazım kel kalmadı sayesinde.

bitirirken: bu çalıyordu 


''ya benimsin ya da ölüsün
budur tek söylediğim''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder